T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
ANKARA / ÇANKAYA - Ankara Türk Telekom Sosyal Bilimler Lisesi

Düşünür ve Şair Mahtumkulu Firaki” Konulu Kompozisyon Yarışması İkinciliğimiz

Türk Dünyası’nın önemli şahsiyetlerinden Mahtumkulu Firaki'nin doğumunun 300. yıl dönümüne ithafen, TÜRKSOY’un kurucu ülkeleri Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkiye ve Türkmenistan’daki ortaöğrenim öğrencileri arasında TÜRKSOY tarafından düzenlenen “Düşünür ve Şair Mahtumkulu Firaki” konulu Kompozisyon Yarışmasında okulumuz 10. Sınıf öğrencisi Asude KURU ikincilik kazanmıştır. Öğrencimizi ve danışman öğretmeni Refika Okulu öğretmenimizi tebrik ediyor,başarılarının devamını diliyoruz.

02-10-2024

TÜRKMENİSTAN DİYARININ SÖZ İNCİSİ OZANI MAHTUMKULU FİRAKÎ

“Gönüller, yürekler bir olup başlar,

Ordu çıksa, erir topraklar taşlar

Bir sofrada hazır kılınsa aşlar

Yaver gider şansı yüce Türkmen’in.

Türkmen milleti tarihte, olağan üstü vakaların içerisinde yer almıştır. Büyük bir kudret

ve milli duygu gerektiren kendi kimliğini koruma eylemini Türkmen’ler asırlardır özlerinde

ölüm kalım davası olarak sürdürmüşlerdir. Türkmen milleti geleneklerine bağlıdır. Özlerini

savundukları kadar Türkmenistan’a da sadakatle bağlı kalıp vefa göstermişlerdir. Türkmenler,

topraklarına şefkat ve merhametle ayak basmışlardır. Toprağı incitmeden, daldaki gülü

titretmeden tıpkı yeni doğan bebeği kollarıyla sarıp sarmalar gibi adeta kundak olurlar

ülkelerine. Çünkü her badireden sonra küllerinden doğan Anka misali Türkmenistan yeniden

doğmuştur. Bu nedenledir ki Türkmenistan halkı, ülkesine gösterdiği merhameti, coğrafyasına

göz diken düşmanlara asla göstermez, özünden kesinlikle taviz vermez. Türkmenler, Orta

Asya’da Amuderya ve Hazar denizi arasını mesken tutmuşlardır. Bu yüzden Türkmenistan’ın

kurulduğu bölge “Nehir ötesi”, “İki Deniz Arası” anlamlarına gelen özellikle Türklerin yurdu

olan “Maveraünnehir” ismiyle tarihe geçmiştir.

Türkmen topraklarında Karahanlılar, Gazneliler, Selçuklular ve Harzemşahlar gibi büyük

ve birbirinden farklı devletler kurulmuştur. Bununla birlikte Türkmen halkı başlarında sultan

olmadan milli beraberlik duygularıyla 1200-1991 yılları arası çok uzun süre yaşamışlardır.

Üstelik halk, geleneklerini unutmadan ve yozlaşmadan töresine bağlı kalarak milli dayanışma

ile bunu başarmışlardır. Bu başarının sırrı Peygamber (s.a.v) ve O’nun varislerine olan

bağlılıktan ileri gelmiştir. Bu varislerin başında ise Mahtumkulu Firakî gelmektedir.

Mahtumkulu Firakî’ nin fiziki yaşamıyla alakalı pek bilgi yoktur. Bu nedenle doğum

tarihi net bir şekilde bilinmez. Kimi âlim ve araştırmacıya göre 1724 yılında Türkmenistan’ın

Balkan vilayetinin Hacıkavşan köyünde, kimine göre yine aynı yerde ama 1733 yılında dünyaya

geldiği söylenmektedir. Aynı şekilde ölüm tarihi de tam olarak bilinmemektedir. Hayatıyla ilgili

her ne kadar çok ayrıntı bilinmese de o, bir Türkmen’dir ve sözü kuvvetlidir. Eserlerinden yola

çıkılarak Mahtumkulu’nun donanımı, karakteri, duyguları analiz edilebilir. Bir ağacı besleyen

kökünü bıraktığı topraktır. Mahtumkulu Firakî de bu yüksek donanımını oluşturmaya aileden

gördüğü görgüyle, özellikle babası Devletmammet Azat sayesinde başlar. Sonrasında Buhara

ve Hire gibi nitelikli medreselerde altı sene boyunca ilim tahsili yapar. Başta Hanefi Fıkhı, hadis

ve ahlak düşüncesi alanında kendini geliştirir ve birçok eser kaleme alır. Mahtumkulu, eserlerini

kaleme aldıktan sonra kendi için koyduğu mahlası “Firakî” ’dir. Farsça “Firakî” şeklinde

söylenen bu söz zaman içinde adıyla bir bütün olmuştur ve Mahtumkulu Firakî olarak

günümüze kadar tanına gelmiştir. Mahtumkulu bunun için der ki:

“Mahtumkulu adın döndü Pırâka,

Parıg olup çek özünü kenara.”

Mahtumkulu çok genç yaşlarında sevdiklerini kaybetmiştir. Ağızlardaki tadı acılaştıran ölüm,

Mahtumkulu ile sevdiklerinin de arasına girer. Ancak görülen odur ki ölümün acısı onun

şiirlerine katık olmuştur. Bundan olsa gerektir ki Mahtumkulu sevdiklerini kendi adında

sanında, şiirlerinde adeta yaşatırcasına “ayrılık” anlamına gelen “Firakî” sözcüğünü ismine

yoldaş etmiş, onu mahlas edinmiştir.

Firakî, Türkmenler için büyük bir şairdir. Yalnız şairliğini kullanırken harmanlandığı

alimliği, mutasavvıflığı ve filozofluğu da vardır. Mutasavvıf olması onun “sufî” olarak

nitelendirilmesini de sağlamıştır. Mahtumkulu dönemdeki her filozof gibi o zamanın siyasi ve

ahlaki sıkıntılarını divan edebiyatıyla, Arap ve Fars etkisinden olabildiğince uzak kalarak öz

Türkçeyle dile getirmiştir. Filozof olarak insanlık ve doğa arasındaki derin bağlantıyı keşfetme

yolundaki malzemeleri şiirine ilmek ilmek dokuyarak konu etmiştir. Doğa insanı beslerken o,

sözleriyle toplumu beslemiştir. Mahtumkulu, Türkmen halkını dizelerinde kusursuz ve zengin

bir iple birleştirmiş adeta üslubuyla nakşetmiştir. Onun dizeleri Türkmen halkına yol

göstermiştir. Çünkü Mahtumkulu, bir Türkmen’in cesaretli olmasının önemini halkına

anlatırken, bireyde ve toplumda yiğitliğin resmini de sözcükleriyle resmeder. Örneğin;

“Mert yiğit mert yerden öner

Namert asla mert bolmaz

Kurdun gözünde od yanar

Çakal tikiler kurt olmaz

Yiğit öldür yurt üstünde

Canın verse din üstünde

Koç yiğitler il üstünde

Namus ile ar gerektirir.”

Eserinde Mahtumkulu, Türkmen’in bağrında mertliğin ateşini yakmıştır. Firaki, bir Türkmen

olarak yiğitliğin damarlarını kabartmıştır dizelerinde. Türkmen halkına Türkmen’in olması

gereken karakter özelliklerini hatırlatıp Türkmen’in kanını canlandırmış, ruhunu uyandırmıştır.

“Namert asla mert bolmaz.” dizesi ile namustan uzak olan konumda, asla gerçek bir yiğidin var

olmayacağını vurgular. Bunu dile getirirken sözünü eğip bükmez, dosdoğru söyler. “Kurdun

gözünde od yanar, çakal tilkiler kurt olmaz” diyen Ozan, kurnazlıkta usta olanların bu

ustalıklarını yiğitlik rolünde kullanamayacağını vurgular, bu rolün sahteden bir rol olduğunu,

asla gerçek bir kahramanın gücü ile zalim bir zayıflığın yan yana gelemeyeceğini anlatır.

Mahtumkulu şiirini inanç motifleriyle de zenginleştirmiştir.

“Yiğit öldür yurt üstünde”, “Canın verse din üstünde” “Koç yiğitler il üstünde” dizelerinde

yiğitlerin, vatanla beraber inanç uğruna fedakârca cihan ve cihat anlayışına sahip olmaları

gerektiğini düşünür. Son dizesinde yiğitliğin sadece cesaret ve güçten ibaret olmadığını aynı

zamanda yiğidin manevi yönünün, inanç gücünün, değerlerine ve özüne sahip çıkılması

gerektiğini Mahtumkulu yeniyetme yiğitlere öğütler.

Şiirlerinden anlaşılır ki Mahtumkulu’nun edebi dünyası oldukça zengindir. Yalnızca

cesareti, mertliği değil bunların yanında insanın ruhunu besleyecek dini ve tasavvufi konuları

da içerik olarak işler. Mahtumkulu, ehl-i sünnet çizgisine bağlıdır. Bu sebepten her şiirinde

tevekkül ve teslimiyet anlayışı hissedilir. Zira asıl gücün sahibine teslimiyet en büyük kaynaktır.

Bunun yanı sıra ahlakî, dinî ve gelenek hassasiyetlerini hatırlanmaya değer olduğunu ifade

ederek her Türkmen gibi Mahtumkulu da özünden dönmediğini dizeleriyle gösterir.

Mahtumkulu, toplumun yapı taşlarını konu aldığı için kullandığı dil hem avamın hem de

havasın anlayabileceği Türkmen dilini en ince ayrıntılarıyla kullanmıştır. Türkmen şiir üstadı

Mahtumkulu Firakî şiirlerinde ölçü ve kafiye dizilişine göre gazel, murabba, muhammes,

müseddes türlerinin tamamını kullanmıştır. Bu durum Mahtumkulu Firakî ile Türkmen şiirinin

geniş bilgi yelpazesine sahip olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. Elhâsıl Yunus Emre, öz

Türkçe’nin babası ise onu sürdüren Türkmen dilinin babası da Mahtumkulu Firakî’ dir.

Mahtumkulu, hayatı boyunca Türkmen dilinin marifetini koruyup gelecek nesillere dil

mirasını aktarma gayesi ile yaşamıştır. Asıl marifet, söz söylemek değil söz incisini hakkıyla

dizmektir. Ozan Firaki, şiir kalemi sayesinde bunu başarmış, tarih sayfalarında bile yer

almayan, yaşadığı dönemi gözlemleyerek açığa çıkardığı “karanlık gerçekler” i dizelerinde

gözler önüne sermiştir. Böylelikle Mahtumkulu, Türkmen halkının şiirde, özellikle divan

edebiyatında yükselen sesi olmuştur. O, sadece Türkmen şairi değil, tüm insanlığın şairidir. Her

şiiri insanı, dünyayı, değeri, varlığı, Hakk’ı ve yaşamın temel ilkelerini anlatarak sözünün

hakkını vermiş, asıl marifet olanı başarmıştır.

ASUDE KURU

 

ANKARA TÜRKTELEKOM SOSYAL BİLİMLER LİSESİ

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 02.10.2024 - Güncelleme: 02.10.2024 19:50 - Görüntülenme: 169
  Beğen | 9  kişi beğendi